YERLİ VE MİLLİ TEKNOLOJİ;
Amacımız ne olmalı; Türkiye’de dijital dönüşümün şekillendirdiği yeni dünyayı, yeni iş modellerini, yeni pazarları, yeni sektörleri, yeni ekonomiyi ve bunların gelecek etkilerini kavramak. Bununla birlikte dönüşümün, etik ilkeler çerçevesinde, toplumun refah ve huzurunu artırıcı şekilde yönlendirmek ve insan merkezli olmasını sağlamak.
Bunun için devletin inovasyona dayalı bilgi teknolojileri vizyonu, bürokrasiden başlayarak tüm paydaşlara yaygınlaştırılmalı ve kültür haline dönüştürülmelidir.
Dijital dönüşümle birlikte dünyada iş yapma kültürü değişiyor. Deneyimden önce meziyete dayalı nitelikli insan kıymetleri, yöneticilik yerine adil liderlik önem kazanıyor. Doğru insanların ürettiği doğru fikirler öne çıkıyor. Fason üretim yerini yeni ve kaliteli ürüne bırakıyor ve de müşteri odaklı olmak ile müşteri değeri oluşturmak, olmazsa olmaz hale geliyor. Sanayi 4.0, siber güvenlik, nesnelerin interneti, mesh altyapılar, 3-B yazıcılar, derin öğrenme, yeni tip sensörler dijital çağın kavramlarıdır. Bu kavramlar, telekomu, ulaşımı, eğitimi, sağlığı, enerjiyi, e-ticareti ve e-devleti yeniden şekillendirecek.
“Ben” değil “Biz” ekonomisine vurgu yapan, platform tabanlı çözümler ön plana çıkacaktır.
“Örneğin büyük çoğunluğu bireylere ait bu bilgilerin, kişilerin mahremiyetini ihlal etmeden, hukuka uygun bir şekilde anonimleştirilmesi ve buradan kamuya yarar sağlayan modeller çıkarılması gibi yeni iş alanları ortaya çıkıyor. Yeni dönemde, birçok mesleğin ve iş modelinin radikal biçimde değişeceği öngörülüyor. Bu öngörü ile Türkiye’nin sosyolojik değişimlere de hazırlıklı olması, gelecek Türkiye kurgusu açısından önemlidir”
Dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefi ile hareket eden ülkemizin, bu hedefine ulaşmak için katma değerli teknoloji üretimini önceliği haline getirmek zorundadır. Yeni ekonominin en önemli yanının entegre bir model olduğunu, bu modelin, üreticileri bu yapının birer parçası haline getireceğini, yeni düzen içinde Türkiye’nin, mevcut bilgi birikimi ve genç insan kaynağı potansiyeli ile yer alabileceğini ve katma değerli üretici konumunda roller alabileceklerdir.
İşin ehli olan girişimciler daha çok teşvik edilmeli ve bunlara girişim sermayesi sağlamak için kurulan sistemler daha çok işler hale getirilmeli. Bankacılık ve katılım bankacılığı sisteminde biriken fonların bir bölümünü proje ve girişim sermayesi desteği şeklinde verilmesini gerekli kılan düzenlemeler yapılmalı. Üniversiteler, inovasyon kültürünün vücut bulduğu ve sonuç odaklı olarak sanayiye destek verilen ortamlara daha fazla dönüşmeli. Şirketlerin katma değerli ürünler üretmesi, bir ekosistem oluşturması ve satış-pazarlamada global vizyon oluşturması teşvik edilmeli. Her alanda iş ehline teslim edilmeli. Pazarda adil rekabet koşullarının oluşturulması ve korunmasına özen gösterilmeli.
Teknoloji tüketicisi olmanın yanında teknoloji üreticisi olmalı. Eğitim diploma ya da sertifika için değil, keşfetmek ve faydalı bilgi üremek için verilmeli ve “Zahmetsiz rahmet olmaz” düsturu ile hareket edilmelidir.”